TÜRK SİYAH ÇAYI
Anlatıldığında az kalan, ruhu dinçleştiren, bedeni dinlendiren, Karadeniz denilince akla gelen, zihni açan, tadına ve sohbetine doyum olmayandır; ÇAY.
Eee o zaman Türkiye Çay Demleme ve Sunum Şampiyonundan doğru tekniklerle, en iyi ve lezzetli “ Siyah Çay “ nasıl demlenir öğrenelim:
Demlemeye geçmeden üç önemli noktayı açıp vurgular yapmakta fayda var :
Siyah çay, çay suyu, demlik.
Öncelikle kullanacağımız kuru siyah çayı iyi tanımamız gerekir. Çayın partikül yapısı salacağı dem oranıyla doğru orantıda olduğundan demleme süresinin dakikasını değiştirecektir. Şöyle ki; ince yapılı ve toz oranı yoğun bir çay, daha kısa sürede demini bırakır ve daha kuvvetli bir likör elde etmenizi sağlar. ( tozlu çaylarda temiz likör almak zordur, bulanıklık olabileceği aklınızda olsun ) Haliyle demleme süresini kısaltmanız gerekir.
İki numaralı elek ve mayıs sürgüsü olan bir çay elde edebiliyorsanız ala, standart ve lezzetli bir çay demleyebilirsiniz. Ya da sevdiğiniz ve damak tadınıza uygun olan çay diyelim, en önemlisi de budur “sizin damak tadınız” partikül yapısını göz önüne alarak demleme dakikasını ayarlayabilirsiniz.
Çay paketlerinde kullanım yılı iki yazar. Çayın paket ömrü tartışılır yani aşılır da, sadece rutubet ve koku almamasına dikkat etmeliyiz. Çayın nem konusunda en hassas gıdalardan olduğunu unutmamalıyız.
Çay suyu ?
Çay suyunda sadece pH derecesi dışında çok fazla ayrıntı vardır. Aslında biz çayı değil “suyu” demliyoruz desem yeridir. İki hidrojen bir oksijen değildi su.
Su, çayın kokusuna, rengine ve tadına doğrudan etki ediyor. Çeşit çeşit gök suyu çeşit çeşit yer suyu vardır.
Gök suyu nedir mi?
Çiğ suyu, çeşitli yerlerden toplanan buzların suyu, kar suyu, dolu taneleri..
Evet doğru okudunuz gök sularının ayrıntısına baktığımızda bilirkişiler tarafından özenilerek muhafaza edilirler ve bu kişiler şifa niyetine enfes çaylar demlerler.
Yer suları nedir?
Dağ suyu, dağ taşlarından akan sular, onlara ulaşmak hiç de kolay değildir. Şifalı suları ile bilinen Rize’de beş yıldır dağcılık yapan biri olarak söylüyorum. Dağda akan alelade bir sudan bahsetmiyoruz, taştan damlayan su ya da taşların arasından sızım sızım sızan su.
Şifa çaylarının en çok aranılan suyudur.
Nehir suyu; bu nehrin akanı var akmayıp duranı var 🙂 ki duran suda işlevsiz sayılır, nehrin kaynağından gelen su en temiz ve en saf haldedir, lezzetli buluşlara imza atarlar.
Kuyu suyu ama öyle kuyu suyu değil 🙂 civarında yaşam olmayan tepelerin kuyu suyu, toprağın altından taze çekilmiş, yerin derinliklerinden gelen suyun tadı muazzam olacaktır.
Yani şimdi bu kadar muhteşem yapıya ve özelliğe sahip sudan bahsettikten sonra kalkıp evdeki suyumuzdan çay demlemek biraz iç sızlatmıyor değil. En azından içmediğimiz çeşme suyundan çay demlememeliyiz.
Ek olarak şunları yapabiliriz; kireçsiz ve temiz su kullanmak, suyun pH derecesinin 6.5-8.5 aralığında olması hatta 7 pH seviyesi nötr olarak kabul edilir ve nötr olursa çayın molekül yapısı suya tam geçecektir.
Suyu kaynama noktasına getirirken haşlamamalıyız. Kaynamış ve bekletilmiş su kullanmamalıyız, dinlenmiş su kullanmakta fayda vardır.
Peki bu çayı neyde demlemeli?
Çayın ilk yıllarında; yani müstahsilin çayın kıymetini anladığı, ciddi rakamlarda tarımının yapıldığı ve çay alım yerlerinin çoğaldığı yıllar.. Bu yıllarda Rize adeta şenlenmişti, insanlarının eli para görmüştü. Öncesinde yoksulluk çeken Rize çayla yeni bir döneme başlamıştı. İnsanları çok çalışkandı hele kadınları.. Çayın getirdiği rahatlıkla ve refahla içimi de artık yadsınamaz bir yere konulmuştu. Alım yerlerinde çay alımı dışında başka bir yaşam alanı oluşmuştu, tüm köyün ahalisi orda olurdu, sürekli “alüminyum” demlikler kaynar buram buram ÇAY kokardı, demlenen çayın dumanı Karadeniz’i de mesken almıştı, sonrada tüm Türkiye’yi. Hatta Dünyaya ünü yayılmıştı en doğal ve leziz çay. Elle toplanan tazecik “iki yaprak bir filiz” formatında yeşil yaprakların mis gibi kokusunu, tadını, sohbetini, kahkahasını hala dinleriz…
Evet bunları niye anlattım; şimdi istediğimiz çaydanlık da çay demleyelim, istediğimiz çayı kullanalım eskisi gibi olmayacak. Çünkü, çay bitkimiz eskisi gibi değil. Elle toplamak da kalktı, makasla çayın canını alıyoruz desem yeridir…

Ben size yine kullanabileceğiniz demliklerden bahsedeyim!
Eskiler alüminyum der, ki bende derim tadı başkadır ama üçüncü sırada yer veririm. Isındıkça genleşmesi, genleştikçe zararlı olabilmesi sebebiyle alüminyumu pek öneremiyorum. Ama leziz mi leziz olur bilin 🙂

İlk olarak porselen demlikleri öneririm tabi; eşit ısı sağlar ve ısı yalıtımı kuvvetlidir. Çayınız demlenirken yapısını bozmaz lezzetine lezzet katar, çay aromalarına önem veriyorsanız porselen demlikten iyisi yoktur.
İkinci olarak dövme bakır çaydanlık, çift katmanlı, orijinal kalaylama yapılmış iyi bakırlardan bahsediyorum. Çayınızın ısısını uzun süre koruyup keyifli bir içim sunacaktır sizlere, bakır demlik kendine has tat ve koku katıyor çaya, aslına bakıldığında bakırdan çaya geçen bir madde yoktur. Sadece etkileşimi öyledir ve içtiğinizde tadına tat katılmış gibi gelir. Geleneksel Türk Çay sunumunda Bakır Demlikler ve Semaverler vardır bunları da unutmayalım 🙂

ÇAYA değindik SUYUN ayrıntısına da dokunduk DEMLİĞİDE kişisel seçiminize göre bulduk, gelelim her yerde her fırsatta elimden geldikçe anlattığım doğru tekniklerle standartlaştırdığım siyah çay demlemesine..

⁃ ilk olarak kaliteli siyah çay seçimine dikkat edilmeli.
⁃ Porselen ya da bakır demlik kullanılırsa daha leziz bir çay elde edilir.
⁃ Çay suyu da oldukça önemlidir; dinlenmiş su kullanmak da fayda vardır. Isıtılmış ve bekletilmiş su kullanılmamalıdır. Suyun Ph seviyesi aşırı asidik veya aşırı bazik (alkali) olmamalıdır. ( Ph: 6.5 üzeri – 8.5 altında olabilir )
⁃ En önemli husus; kaynamış ve ilk sıcaklığı gitmiş suyu ( 90-98 C derece ) üst demliğe döküp, üzerine kuru çayı ilave etmektir. Böylelikle çay kendi hacmiyle demlenerek dibe çökecektir. Tersini yapıp çayın üzerine sıcak su dökülürse çay haşlanmış olur ve aromaları yüksek oranda uçar, istenilen uygun ürün normu bozulur.
– Her demlemede tavşan kanı çay içmek isteyenler için ölçü birimi; dört çay bardağı sıcak suyun üzerine bir çay bardağı dolusu kuru çay ilave etmektir. İçilecek miktar artıkça rakamlar da doğru orantıda artar. 4/1 – 8/2 – 12/3 şeklinde, ta ki; göz kararınız oturana kadar. Daha açık bir dem ve daha yumuşak bir tat istenirse: Diğer bir ölçü birimi olarak; bir çay bardağı için bir tatlı kaşığı kuru çay ilave edilir. İçilecek bardak sayısı arttıkça su ve siyah çay miktarı doğru orantıda arttırılır.
– Türk Çayı 15-20 dakika arasında demlenmeye bırakılmalıdır. İlk 15 dakikada kafein suya geçer, son 5 dakikada ise çayın molekül yapısının tamamı suya geçer. (tabi uçanları saymazsak) “Türk Siyah Çayının toplamda 20 dk demlenmeye ihtiyacı vardır.”
– Üst demlik demlenirken alt demliğin su sıcaklığı 97-99 C derecede tutulmalıdır. Su kaynamamalıdır. Alt su kaynayıp üst deme buhar verirse çay acılaşır ve erken bayatlama yapar.
– Çay demlenirken üst demliğin dökme deliği tıpa ile kapatılırsa çayın aromalarının uçmasına bir nebze engel olunup daha leziz bir çay içilebilinir.
ÇAY demlemek biraz sevgi, biraz sanat işidir.
Muhakkak Çayımıza bir tutam da sevgi eklemeyi unutmamalıyız 🙂
ÇAY bizim için bir içecekten çok daha fazlasıdır. Dünya da kişi başına en çok çay tüketen Ülke olarak bunu kanıtlıyoruz.
Biz Türkler de, demlemesi sanat, içmesi zanaat, sohbetin eşiği, huyun dibiydi ÇAY..

Bir gün aynı demlikten ÇAY içebilmek dileğiyle..

Aytül TURAN